Tatlı bir söz, Mevla’ya vuslatın açar mı yollarını?
Bir bebek çırpınışında görmez mi insan ötelerden gelmişliğin huzurunu? Toprak bilir mi ilkbahar mış son bahar mış? Kader ne kadar müsaade eder insana? Kısmette, nasipte rolü nedir ve ne kadardır insanın?
Ömrünü tamamlamak üzere olan biri, 3 çocuk 6 torun ve ev, araba sahibi olmuş olmanın verdiği huzurla mı alıp vermeli son nefeslerini? Bir isteyiciye kolayca arabasının camını kapatan mı yoksa her seferinde bir 5’lik veren mi haklı? Hem namazını kılan hem de şarabını içene ne olmalı muamele? Yalancının namazı kurtarır mı ikiyüzlüyü?
Şehirlerin tarihi dokusuna tecavüz eden müteahhit, kanuna uygun yapmış işlerini, peki Gayretullaha dokunan kısmı ne olacak? Binalarımız ne sunmakta evlatlarımıza ne anlatmakta asırlar öncesinden?
Günde 12 saat çalışanın hakkının 1400 olarak belirlenmesinin vebali kaç kuşağın boynunda? Tv’lerin dadılık yaptığı çocuklar bir ruh sahibi olduklarını 30’unda mı hissedecek? Akif’i okumamışa Fazıl’ı ve Karakoç’u bilmeyene Fuzuli’yi nasıl anlatacağız?
İnsanı bu dünya’ya; kim, ne için ve nereden gönderdi? Sonlu bir bedene sonsuz bir ruhu hangi murad için hapsetti? İnsanın en yüksek gayesi; ev, araba, çocuk ve bir meslek sahibi olmak mı?
Her gece yastıklar taş yorganlar urgan ve bir tefekkür yumağı: Ben kimim ve ne için bu diyardayım?
Saatlerimizi, günlerimizi, yıllarımızı ve derken ömrümüzü uğrunda harcadığımız; gündelik telâşeler, çekişmeler, küskünlükler, mesleki gelişimler ve kıskançlıklar, evlilikler boşanmalar, makamlar mevkiler, şan ve şöhret ve daha niceleri insanın asli gayelerini terk etmeye yeter sebep mi?
Sonra demez miyiz: “Baharı yaz uğruna tükettik, aşkı naz uğruna ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna; Derken ömrü tükettik bir hiç uğruna(Sezai Karakoç)”.
Tırnağı, en yırtıcı hayvanın pençesinden,
Daha keskin eliyle, başını ensesinden,
Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;
Yerleştirse başını, iki diz kapağına;
Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi?
Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi(Necip Fazıl Kısakürek)
Gidene mi dur demeli yoksa gelende mi neden aranmalı hayatta…