Bayındır Hakikat
Bayındırlığın derinlerinde emsalsiz acılar yaşanırken, meta okyanusunda bol köpüklü kadehler tokuşur. Toplarken kartonları insan çöplerinden, ekmekler tazeyse eğer sevinirsin. DİOR mutantları, cinsel şehvetli erkle madde şehvetlilerin köle pazarı vitrinlerinden en çok taliplisi olandır. Bilirsin lakin yumuşak et’in karşı konulmaz hazzına kapılmaktan memnunsundur. Üreme vazifeli hücrelerin cinsel gayeli mahluklara evrildiği günden beri, oruçtaymış meğer hakikat. Adaletin boğulduğu binaların beton kalıplarını arşınlamak gelirken içinden, karınca kurtarır umutları yeniden. Haysiyetsizliğe biçilen temel kalıplar, binbir çeşit model uygulamalarla yoğrulur ve nihayet manipülasyon kaçınılmaz olur. Ey şerefli! Nerdesin? Gel gayrı… Taş duvarlar hep mi Kuzeyli? Okuyanı, okuduğuna pişman ederek oturmakta olduğun koltuğun vebali, senden olanı yerleştirdiğin kadronun şevkiyle katmerlenir. “Bizden olan hayırlıdır ve memleket makamlarına en layık olan o’dur zihniyeti, aman vekilimiz incinmesin hepimizin koltuklarını altımızdan çekiverir haa” iç sesleriyle yoldaştır. Yeni bir Talas mı…